Altılı Masanın Öngörüsüzlüğü!

Altılı masanın, en önemli konuyu en sona bırakmasının tam bir öngörüsüzlük olduğu anlaşıldı. Güya bu partilerin kurmay heyeti var! Adayda anlaşmadan, ortak hükümet programı bile açkıladılar! Herkes adayı sorarken, bunlar “aday hazır, o iş kolay” gibi mahalle kahvesi tadında cevaplar verdiler. Ha, bir de ”aday yıpranmasın” diye bekletiliyormuş esrarengizliği vardı! Ülkeyi bir muhterisin pençesinden kurtaracak masa buymuş işte!

Masanın ve partilerin A planı olmazsa, devreye sokacağı B planı olması gerekmez mi? “Kurmay heyeti”nin olduğu yerde elbette B ve C planı da olur. Mesela Meral Hanım’ın B planı, yoldan geçerken yol üstünde gördüğü bir profesörün, “isterseniz ben aday olurum” demesi üzerine kurulmuş bir planmış! Ama nasıl da ince bir plan? Kimsenin aklına gelmeyecek incelikte! Ama İyi Parti’nin o çok yetenekli kurmaylarının aklına gelmiş işte! Çok bağıran bir adama karşı bir başka çok bağıran adam çıkarmak tam da ”kurmayca” bir düşünce! Ama o olmayan kurmayların olmayan akılları şunu düşünemediler; bu partinin seçmeninin bir kısmı Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meral Hanım’a dahi oy vermemişti! Şimdi kervan yolda giderken bulunan bu adama mı oy verecek? Aklınıza şaşarım sizin diyeceğim ama akıl fukaralarına bunu anlatmak zor!

Şimdi bizim İyi Partili arkadaşlarımız her kayıt ve şartta lideri savunmak gerekir mantığıyla hareket ettikleri için “Kazanacak adayı önermek suç mu?” diye bir savunma geliştirmişler. Elbette aklı başında birisi, kazanacak aday varken riskli adayı önermez. Ama “kazanacak aday” dediğiniz kişilerin bağımsız olmadığını ve kendi özgür iradeleri ile aday olamayacaklarını bizim “kurmaylar” ıskalamış! Bu nasıl öngörüsüzlük? Ben kıt aklımla biliyorum bu adamların Kılıçdaroğlu onay vermeden aday olamayacaklarını, ama bizim “kurmaylar” bu kilit noktayı nedense hiç dillendirmiyorlar! Ben de isterim o adamlardan biri aday olsun diye. Defalarca da yazdım İmamoğlu uygun aday diye! Ama bu iş istemekle olmuyor! Bu adamların adaylığı için Kılıçdaroğlu’nun ikna edilmesi yerine havanda su döğülmüş, millete boşuna ümit verilmiş.

Bu iş kime yaradı? Kim seviniyor bakmak lazım. Cumhur İttifakı zevkten dört köşe olmuş, göbek atıyor. Bıraktık bizim yandaş ve yalaka basını, dış basın bile “Tayyip Erdoğan’a büyük avantaj sağlandı” diye veriyor haberi. Hödüklüğünüz dünyanın diline düşmüş! Milletin ümidini kırdınız! Eserinizle övünebilirsiniz!

Kurmaylarınızın bundan haberi var mı bilmiyorum; Immanuel Kant, “aydınlanma, aklını kullanma cesaretidir” demişti. Ve devamında “üstümde yıldızlı gökyüzü, içimdeki ahlak yasası” demişti. İçimizdeki bu yasa olduğu sürece sizi eleştireceğiz! Sizi eleştireceğiz! Sizi eleştireceğiz!