Milletvekili Orhan Sümer, “İktidar, 600 bin kamu işçisine yönelik toplu sözleşme görüşmelerinde ilk 6 ay için yüzde 16, ikinci 6 ay için ise yüzde 8 zam teklif etti. Yüzde 100’ün üzerinde seyreden gerçek enflasyonun altında kalan bu oranlar, işçiye açıkça “açlık sınırında yaşamayı kabul et” demektir.
Bir kamu işçisi isyanını şöyle dile getiriyor: “Savunma sanayiinde tarih yazdık diyorsunuz, ama o teknolojiyi üreten biz işçiye 1800 TL zam mı reva görülüyor?” Bu durum kamu işçileri için açlık dayatmasından başka bir şey değildir.” Dedi
“TARİH YAZDIK” DİYEN İKTİDAR, EMEĞİ GÖRMEZDEN GELİYOR
Sümer, “TÜİK’in makyajlı enflasyon rakamları gerçek hayatı yansıtmıyor. Pazarda, markette, faturalarda yaşanan zamlar halkın canını yakıyor. Özellikle büyükşehirlerde yaşayan bir işçinin maaşı daha maaş yatmadan tükeniyor. Artık bir kamu işçisi maaşıyla ne ev geçindirebiliyor ne çocuk okutabiliyor, ne de geleceğe güvenle bakabiliyor. Sözde tarih yazdık diyen Saray İktidarı en değerli olanı işçinin emeğini görmezden geliyor” Dedi.
EN DÜŞÜK İŞÇİ MAAŞI 65 BİN LİRA OLMALI
Orhan Sümer, “İktidara gelmeden önce asgari ücretin 5-6 katı maaş alan kamu işçisinin bugün alımı, sadece asgari ücretin 2 katına kadar düşmüş durumda. Uzmanlara göre, artan hayat pahalılığı ve yükselen geçim maliyetleri göz önünde bulundurulduğunda en düşük işçi maaşı en az 65 bin TL olmalı.
İşçinin alın terini yok sayan bu anlayış sürdürülemez. Emek olmadan üretim olmaz, üretim olmadan kalkınma sağlanamaz. İktidarın derhal gerçekçi ve adil bir ücret politikasına dönmesi gerekmektedir. Aksi halde yalnızca işçiler değil, ülke ekonomisi de ciddi bir darboğaza sürüklenecektir.