2024 yaz ayları, dünyada şimdiye kadar kaydedilen en sıcak yaz olarak tarihe geçti; Türkiye’de de yaz ayları, mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşti, birçok merkezde sıcaklık rekorları kırıldı. 2024 yılı Haziran ve Temmuz ayları son 53 yılın en sıcak Haziran ve Temmuz ayı olarak kayıtlara geçti. Özellikle Adana gibi güneydeki ve nem oranı fazla bölgelerde, hissedilen sıcaklıklar daha yüksek oluyor ve açık havada çalışanların sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşıyor.
“Çalışmaktan yorulmayan usta en çok sıcaktan yoruluyor.”
25 yıldır şantiyelerde çalışan bir inşaat işçisi,aşırı sıcaklarda inşaatta çalışmanın zorluklarını şöyle ifade ediyor: “Burada bol bol üzerinizi değiştiriyorsunuz; çift atlet, çift gömlekle geliyorsunuz. Yani günlük üç dört sefer ustalarımız elbise değiştiriyor. Tabii bu kadar sıcak olduğu zaman insanlar kendini yorgun argın, daha bitkin hissediyor. Çalışmaktan yorulmayan usta, en çok sıcaktan yoruluyor. Güneş altında kalan ustalarımız olduğu zaman bazen kalp çarpıntısı, mide bulantısı gibi rahatsızlıklar oluyor. Geçim derdi sıkıntı olunca mecburen herkes çalışmak zorunda.”
“Sıcak! Çok zor ama ekmeğimiz için mecbur geliyoruz…”
Esnaflık yapan bir vatandaş, “Esnafım, Yüreğir’den geliyorum. Bu yaşta gelip çalışıp da bu sıcaklarda ayılıp bayılmanın ekmeğini yemeye çalışıyoruz. Sıcak! Çok zor ama ekmeğimiz için mecbur geliyoruz. Bizim gibi garibanlar da burada sürünüyor,” diyerek sıcaklar altında mecbur çalışmanın zorluklarını ifade ediyor.
“Güneş çarpıyor, çarpıyor, çarpıyor.”
Başka bir şantiye işçisi ise çalışma koşullarını şöyle anlatıyor: “ Sürekli şantiyelerdeyim. Şantiye ortamlarını görüyoruz. Sıcakta, özellikle yazın insanlarımızın ne kadar çok sıkıntı çektiğini görüyoruz. Bayılan insanlar oluyor, başı dönen insanlar oluyor. Adam kalıp çakıyor mesela. Güneş çarpıyor, çarpıyor, çarpıyor; birden gölgeye indiği zaman da etkileyebiliyor insanları. Bu sene özellikle daha çok bir aşırı sıcak oldu. Hem işçi hızını etkiledi, insanların sağlığını etkiledi.”
“Güneşin çocuklarıyız biz... Ama güneşe kurşun sıkıyoruz, değil mi?”
Adanalı eski gazeteci Mehmet Acavit ise “Yani kolay bir şey değil ama iklim değişikliği söz konusu, biliyorsunuz değil mi? Bu gitgide daha da artacak. Sıcaklıktan korunmak için doğa çok önemli, doğa. Seni sıcaktan koruyan da gene bu güzel ağaçlar oluyor. Bir yerde biz de doğayla bilinçli bir şekilde kucaklaşmadığımız için ve bu rant dolayısıyla her taraf beton yığınına döndüğü için bunun çilesini de biz insanlar çekmeye devam ediyoruz. Çünkü biliyorsun bu binalar güneşin sıcağını akşama kadar alıp akşam da bize geri veriyorlar. Çevre konusunda bilinçli olmamız lazım. Doğayla barışık olmamız lazım. Bu iklim değişikliğine sebep olan insan kusurları var; kullandığımız yakıtlar atmosferdeki karbondioksit oranını artırıyor. Güneşin bize daha fazla yansımasını sağladığı için sıcaklar artıyor. Sıcaklar sıkıntılı ama burası da bizim doğduğumuz topraklar. Güneşin çocuklarıyız biz yani. Ama güneşe kurşun sıkıyoruz, değil mi?” diyerek aşırı sıcaklarla ile iklim krizi arasındaki bağlantıyı vurguluyor.
ODTÜ öğrencisi Öykü Ardıç, Change.org/AdanaSıcakları adresinde başlattığı kampanya ile yüksek nem sebebiyle hissedilen sıcaklıkların 52 dereceye kadar çıktığı Adana'daki aşırı sıcakların, dışarıda çalışanların üzerindeki olumsuz etkilerini vurguluyor ve belediye personeli için bu şartların iyileştirilmesine yönelik somut taleplerde bulunuyor:
Çalışma Saatlerinin Düzenlenmesi: Aşırı sıcak dönemlerde belediye personelinin çalışma saatlerinin daha serin saatlere kaydırılması.
Risk Gruplarının Korunması: Hamile, emziren ve kronik hastalığı olan personelin sıcak havalarda çalıştırılmaması.
Düzenli Dinlenme İmkânlarının Sağlanması: Çalışanlara düzenli dinlenme molaları verilmesi ve dinlenme alanlarının sıcak hava koşullarına uygun hale getirilmesi.
Adana’nın, iklim değişikliğinin etkilerini yoğun bir şekilde yaşayan bir şehir olduğunu vurgulayan kampanyacı, Adana Büyükşehir Belediyesi’nin, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin uygulamalarını örnek alarak çalışanlarının sağlığını ve güvenliğini ön planda tutarak bu talepleri değerlendirmesini talep ediyor; bu düzenlemelerin hem çalışan memnuniyetini artıracağını hem de işgücü verimliliğini olumlu yönde etkileyeceğini vurguluyor.