Gelişen teknolojinin insan hayatına önemli etkilerinden birisi de yalnızlık. 2020 yılında hayatımıza giren Kovid-19 ile birlikte insanların çoğu daha içe kapanık hale geldi. Yapılan araştırmalara göre, bu dönemde psikolojik destek almak isteyenlerin sayısında da büyük bir artış oldu. Psikolojik destek için uzmanlara başvuranlarda da yoğunlukla monofobi geliştiği görüldü.
Milliyetin haberine göre monofobi, yalnız kalma korkusu olarak bilinen bir tür psikolojik rahatsızlık. Mono (tek) ve fobi (korku) kelimelerinin birleştirilmesi ile oluşturulmuş monofobiye günümüzde sıkça rastlanıyor. Sosyal paylaşım sitelerinde yaşadıklarını dile getiren hastalardan biri, "İlk başlarda yalnız kaldığımda yakınlarımı telefonla aramaya başladım. O zaman bunu normal olarak görüyordum. Bir süre sonra yalnız kalmaya başladığımda nefes darlığı ve kalp çarpıntısı yaşamaya başladım. Bu sebeple doktora gittiğimde vücudumda olumsuz bir durum olmadığını öğrendim ve doktor tavsiyesiyle gittiğim psikologda monofobiden muzdarip olduğumu anladım. Benim için çok zor bir süreçti" diyerek bu korkuyu tanımladı.
HERKESTE FARKLI ŞEKİLDE GELİŞİYOR
Uzman Klinik Psikolog Pelin Hazer, "Kişi fiziksel olarak güvende olduğunu biliyor olsa da panik ve anksiyete geliştirip başına beklenmedik talihsiz olaylar geleceğine inanabilir. Bu sebeple gün içinde yalnız kalmaktan korkar hâle gelir" sözleriyle monofobiyle yaşayanların neler hissettiğini vurguladı. Psikolog Büşra Kuru ise monofobinin herkeste benzer şekilde gelişmediğini belirterek, "Yaşanılan panik hâli, geçmişteki travmaya veya kafada kodlanılan korkuya göre değişim gösterebilir. Bu sebeple monofobi sonucu gelişen panik ve anksiyetenin şiddeti de farklı oluyor" diye konuştu.
'YOLUN SONUNA GELDİĞİMİ, ÖLECEĞİMİ DÜŞÜNDÜM'
Pelin Hazer, monofobiden muzdarip olan birçok kişinin hayat kalitesinin ciddi şekilde düşüş gösterdiğini belirtti. Monofobi yaşayan başka bir sosyal medya kullanıcısı da, "Evde tek başıma bulunurken yaşadığım bir olay üzerine uzun süredir herhangi bir yerde tek başıma kalamıyorum. Bir dönem evimdeki tüm lambaları açıp yalnız kalmaya da çalıştım ama bu fayda etmedi. Yaşadığım korkunun ne olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Bu korkuya doğaüstü varlıkların sebep olduğunu düşündüm. Bu durumu doktor tavsiyesi almadan antidepresan kullanarak çözmeye çalıştım. Bu süreçte durum daha da kötü bir hal aldı, yolun sonuna geldiğimi ve öleceğimi düşündüm” diyerek yaşadığı zorlukları ifade etti.
ÇOK SAYIDA BELİRTİSİ VAR: KULAK ÇINLAMASI, BAŞ DÖNMESİ...
Monofobinin çok sayıda belirtisi olduğunu söyleyen Psikolog Pelin Hazer, uzun süreli korku hali, terleme, nefes almakta güçlük çekme, kalp atış hızında yaşanan artış, kulak çınlaması ve baş dönmesi gibi durumların monofobinin gelişmeye başladığının habercisi olabileceğini vurguladı. Hazer, monofobi konusunda psikolojik destek almak isteyen kişilere maruz bırakma terapisi, sistematik duyarsızlaştırma ve bilişsel-davranışçı terapi gibi yöntemler uygulanabileceğini söyledi. Grup terapisinin aynı veya benzer fobileri paylaşanlar için de faydalı olabileceğinin altını çizdi.
Psikolog Büşra Kuru ise monofobi yaşayanların psikolojik destek almadan önce bu durumla mücadele etmeye temkinli yaklaştıklarını belirterek, "Kişi hazır olmadan kendi başına mücadele etmek isterse daha büyük travmalara sebep olabilir. Korkularıyla yüzleşmeye gerçek anlamda hazır olduğu bir senaryoda ise bu durumun elbette olumlu sonuçlanma ihtimali var" dedi.
HER YAŞTA KARŞINIZA ÇIKABİLİR!
Peki monofobi en çok ne zaman görülüyor? Pelin Hazer, monofobinin her yaşta gelişebileceğini söyledi. "Monofobiye neyin neden olduğu açık değil. Geçmişte yaşanan travmalar, genetik yapı veya ortalamanın üstünde duyarlı olmak gibi etkenlerde monofobiyi geliştirebilir" diyen Hazer, çocukluk travmaları haricinde monofobinin ortaya çıkmasında birçok faktörün etkili olabileceğini ifade etti.
Psikolog Büşra Kuru da monofobi yaşayanlara hassas ve dengeli yaklaşılması gerektiğini vurgulayarak, "Panik ve korku hali yaşandığı için çok fazla üzerine gitmenin bir anlamı yok. Bu sadece korkuları artırır. Bu sebeple monofobi yaşayanlara çevresindekilerin de olumlu duygularla yaklaşması daha sağlıklı olacaktır. Tabii bu da sınırları aşmadan yapılmalı yoksa farklı sorunların doğmasına sebep olur" yorumunda bulundu.
