10058,60%0,50
34,81% -0,06
36,57% -0,08
3006,10% -1,30
4878,99% 0,22
Kalp ile beyin arasındaki bağlantılar araştırılırken, yeni bir çalışmanın sonucuyla şimdiye kadar kalp hakkında bilinenler bazı bilgiler çürütüldü. Yapılan araştırmalar kalbin karmaşık bir sinir ağına sahip olduğunu ortaya koydu.
Uzun yıllardır kalbin, beyinle bağlantılı otonom sinir sistemi aracılığıyla kontrol edildiği düşünülüyordu.Ancak araştırma, kalp duvarında yer alan bu sinir ağının düşünüldüğünden çok daha karmaşık bir yapıya sahip olduğunu ve ritim düzenlemesinde bağımsız bir rol üstlendiğini gösterdi.
KALP RİTMİNİ YÖNETEN GİZEMLİ SİNİR SİSTEMİ
Karolinska Enstitüsü ve Columbia Üniversitesi'nden bilim insanları, kalbin otonom bir sinir sistemiyle çalıştığını ve bunun çok daha karmaşık bir yapıya sahip olduğunu keşfettiler.
Bilim insanlar, bu buluşun kalbin, beynin ritmik işlevleri düzenlemesine benzer şekilde çalışan bir “mini beyin” barındırdığını gösterdiğini söylüyor.
YENİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ İÇİN UMUT
Çalışmayı yöneten Karolinska Enstitüsü Sinirbilim Bölümü'nden Konstantinos Ampatzis, bu sinir sisteminin detaylı analizinin, aritmi gibi kalp hastalıklarına yönelik yenilikçi tedavilerin önünü açabileceğini belirtti. Ampatzis, “Kalbin bu denli karmaşık bir sinir ağına sahip olduğunu görünce çok şaşırdık. Bu sistemi anlamak, kalp hastalıkları konusunda devrim yaratabilir” dedi.
ZEBRA BALIĞI: İNSAN KALBİNİN YANSIMASI
Araştırmada zebra balığı modeli kullanıldı. Bu balık türü, kalp atış hızı ve fonksiyonlarında insan kalbine benzer özellikler gösteriyor. Tek hücreli RNA dizilimi, elektrofizyoloji ve anatomik çalışmalarla kalpteki nöronların yapısı, organizasyonu ve işlevi detaylı bir şekilde haritalandı.
BEYİN VE KALP ETKİLEŞİMİ İNCELENİYOR
Ampatzis, araştırmanın bir sonraki aşamasında, kalbin sinir ağının stres, egzersiz veya hastalık gibi durumlarda nasıl çalıştığını ve beynin bu süreçteki rolünü inceleyeceklerini açıkladı.
Ayrıca, kalp nöronlarındaki bozulmaların çeşitli rahatsızlıklara nasıl katkıda bulunduğunu anlamak için çalışmaların sürdüğünü belirtti. Andrea Pedroni ve diğerleri tarafından yürütülen araştırma, Nature Communications dergisinde yayımlandı.