Adana'daki korkunç olay, 8 Aralık'ta Sarıçam ilçesi Gültepe Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, Günay Sena S., 2 yıl önce evlendiği İbrahim S.'nin cep telefonuna bir kadından gelen mesajı görünce aralarında tartışma çıktı. Tartışma sırasında İbrahim S.'ye ait tabancayla göğsünden vurulan Günay Sena S., ağır yaralandı.
İbrahim S., eşini kucağına alarak apartmanın dışına çıkarmak istedi. Bu sırada Günay Sena S. yere düşerken, İbrahim S. eşinin yarasına tampon yaptı.
İhbar sonrası bölgeye çok sayıda ekip gönderildi. Ekipler, kalbi duran kadına kalp mesajı yapıp, hastaneye kaldırdı.
O anlar güvenlik kamerasına yansırken, Günay Sena S., aynı gün hayatını kaybetti. Günay Sena S. cansız bedeni toprağa verildi. Polis tarafından gözaltına alınan İbrahim S., ifadesinde, "Eşim telefonumda bir kadının mesaj attığını gördü. Bu nedenle sinirlenip, silahımı alıp kendine sıktı. İntihar etti, ben öldürmedim" dedi.
Diğer yandan Günay Sena S.'nin ailesi, kızlarını İbrahim S.'nin öldürdüğünü belirterek, suç duyurusunda bulundu. Aile, daha önce kızlarının birkaç kez darbedildiğini, bu nedenle İbrahim S. hakkında uzaklaştırma kararları olduğunu belirtip, belgeleri savcılığa sundu. El svapları alınan İbrahim S., ifadesinin ardından sevk edildiği adliyede tutuklandı. Soruşturma sonunda olayın intihar mı yoksa cinayet mi olduğu ortaya çıkacak.
Genç kadının babası Kemal Kocabaş ise kızının boşanma aşamasındaki eşi tarafından öldürüldüğünü ve bunun bir cinayet olduğunu iddia etti. Kocabaş, kızının kocasının madde bağımlısı olduğunu, daha önce domuz bağı ile günlerce kızını bağladığını, 3 kez uzaklaştırma aldıklarını ve en son torbacılıktan tutuklanınca kızının adresini değiştirerek Adana’da sakladıklarını ama hapisten çıkınca bulduğunu iddia etti.
“Kızımla internetten tanışarak musallat oldu”
Baba Kocabaş kızının boşanma aşamasındaki eşinin 2 yıldır kızına şiddet uyguladığını ifade ederek, “Bir can, bir evladım gitti. 23 yaşına kadar zorluklarla yetiştirdiğim evladım gitti. Bir madde bağımlısının benim evladımın hayatına son vermesiyle bir can söndü. Her şey iki sene önce başladı. Benim kızım iki yıl Erzurum’da tıbbi sekreterlik okuyordu. Ardından Erzurum merkeze, fen bölümünü kazandı. KPSS’ye hazırlanıyordu. Burada sosyal medya yoluyla bu vatandaş musallat oluyor. Ondan sonra kızımı kandırarak kızımı kaçırıyor. Benim haberim oldu. Ben kesinlikle razı gelmedim. İki seneden beri de kızımı kurtarmaya çalışıyorum. Kızımı kurtarmak için çok uğraştım. Benim kızım evliliğinin ilk iki ayından sonra darp, şiddet, olayları yaşadı” dedi.
“Kızımı domuz bağı ile evde bağlı tuttu”
Birçok kez kızının darp edildiği için uzaklaştırma aldığını kaydeden baba Kocabaş, şöyle devam etti:
“İmamoğlu Devlet Hastanesi’nde darp raporları mevcut. Şiddet sonucu karakolda üç kere uzaklaştırma aldık. Benim evladımı iki yıl içinde şiddet, uyuşturucu, buna benzeri her şeyi yaşadı. Elini, ayağını domuz bağıyla bağlayıp iki gün öyle kalıyor. Üçüncü gün nasıl insafa geliyorsa kızım ondan sonra amcasının evine sığınıyor. Amcasının evine sığınıyor ve domuz bağıyla bağlandığını kendisi söylüyor ve o anda benim kardeşim devlet hastanesine getiriyor, şikayette bulunuyor. Biz bu kadar ısrarla şikâyet ettiğimiz halde koca bir türlü tutuklanmadı.”
“50’ye yakın suç dosyası olduğu halde hep serbest”
Kızının eşinin 5 ay önce torbacılıktan tutuklandığını, 1,5 ay sonra dışarı çıkıp kızını katlettiğini iddia eden baba Kemal Kocabaş, “Bu şahsın 50’ye yakın suç dosyası olduğunu biliyoruz. Madde bağımlılığından torbacılıktan 5 ay önce İmamoğlu’nun içinde yakalandı. İyi dedik, kurtuldu kızımız. Bir buçuk ay cezaevinde yattı ve bu esnada biz kızımızı Adana’ya götürdük. Sakladık. Dedik ki ne iyi biz kurtulduk dedik. Bu iş bitti dedik. Adana’da kızımı sakladığımız yerde buluyor ve ailesi ile kardeşleri ile tehdit ederek kızımın yanına ulaşıyor. Şu anki kızımı öldürdüğü yer kızımla ayrı yaşadığı ev. Boşanma mahkemesi de sürüyordu zaten. Uzaklaştırma var. Boşanma var. Biz bu uzaklaştırmayı üç kere kullandık. Adana Devlet Hastanesi’nde cam kırığıyla kesilme ve kesme raporları var. Benim evladım Adana Devlet Hastanesi’nde yatarken beni aradı ’baba beni kurtar’ diye. Aldım geldim evime. İki ay benim evimde kaldı kızım. Kızım en son ’ben kendimden değil kardeşlerimden korkuyorum kardeşlerime zarar verecek’ diye mektup yazıyor ve kızım tekrar gitmek zorunda kalıyor. Ben bu tehditleri gene adli mercilere bildirdim. Benim kızım ölünce mi adalet yerini bulacak. Ölmesi mi gerekiyordu” diye konuştu.
“Komşular ’beni kurtarın’ çığlıklarına polisi arıyor”
Kızının intihar etmediğini öne süren Kocabaş, “Kızımın intihar ettiğini söylemiş ama bir şahıs intiharda burasına sıkar mı? Tabancayı dayayıp göğsünden intiharı hangi vatandaş yapar? Ben cinayet diyorum. Benim evladımı yedi, benim evladımı vurdu ve ondan sonra intihar diye kendini savunuyor. Ve bu şahıs ilk gün benim kızımı vurduğunda kanında madde varmış. Yani bu şahsın her gün bu maddeyi ve uyuşturucuyu kullandığını resmi olarak herkes biliyor. Yüce Türk milletine ve Türk adaletine çok güveniyorum. Bana yardımcı olsunlar” dedi.
Baba Kocabaş, “Komşuları kızımın çığlıklarını ve ’beni kurtarın’ dediğini duyuyor. İntihar etse neden beni kurtarın diye bağırsın. İnsanlar polisi aramış. Zaten vuruyor. Kısa süre içerisinde polis geliyor. Çünkü önce beni kurtarın diye feryatlar ediyor. Beni öldürüyor diye feryatlar ediyor. İntihar eden insan beni öldürüyor diye çığlık atar mı? Beni kurtarın diye çığlık atar mı” diyerek gerçeğin ortaya çıkarılmasını istedi.
“Kızından geriye kalan mektup”
Kızından geriye kalanın evde buldukları mektup olduğunu söyleyen baba, mektupta kızının kardeşlerini ve ailesini korumak için gittiğinin yazdığını ifade etti. Kocabaş mektupta “Ailem ona olan aşkım ve sevgim nedeni ile gittiğimi sansa da o yüzden gitmiyorum. Benim olan sevgimden aileme olan zaafım daha fazla. Zarar vermesin diye gidiyorum. İnşallah bensiz çok mutlu olursunuz, hiç üzülmezsiniz, yüzünüz hep güler. Ben sizin mutluluğunu gördükçe mutlu olurum” yazdığını söyledi.