Tarih: 25.11.2024 09:36

Kadın Örgütleri, her türlü eşitsizliğe bayrak açtı

Facebook Twitter Linked-in

27. defa düzenlenen Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı için bu yıl 2-3-4 Kasım 2024 tarihlerinde, Kadın Dayanışma Vakfı’nın ev sahipliğiyle Ankara’da bir araya geldik. “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Yerel Yönetimlerin Yerini Tekrar Düşünmek” başlığıyla gerçekleştirdiğimiz kurultaya 29’u kurultay bileşeni olmak üzere 56 kadın örgütü, 4 LGBTİ+ örgüt, 8 baro, 75 kamu kurumu ve belediyelerden olmak üzere toplam 168 kurumdan 341 kadın katıldı.

Kadın örgütleri olarak, 31 Mart yerel seçimleri sürecinde ve seçim sonrasında, yerel yönetimlerden cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair taleplerimizi dile getirdik. Yerel yönetimlerin kadına yönelik şiddetle mücadelede sorumluluğunu bir kez daha ele almayı planladığımız kurultayın öncesi ve esnasında ise Esenyurt, Batman, Mardin ve Halfeti belediyelerine kayyum atandı. Yerel yönetimlerin kadınlardan yana poltika ve hizmet üretebilmesinin ön koşulu temel demokratik haklarımıza koşulsuz erişebilmemizdir. Kayyumun olduğu, halkın iradesinin olmadığı yerde eşitlik ve özgürlükten konuşma koşullarımızı dahi kaybediyoruz. Geçmiş yıllarda atanan kayyumların ilk icraatlerinin kadın danışma merkezleri ve sığınakları kapatmak ya da işlevsizleştirmek, kadın dairelerine erkekleri atamak olduğunu gördük. Kurultay bileşenleri olarak eşitlik mücadelemiz ve kazanımlarımızın karşısındaki kayyumlara karşı olduğumuzu, halkın iradesinden yana olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.

Yerel yönetimler, eşit, özgür ve güvenli kent yaratma sorumluluğunu taşırlar. Bunu gerçekleştirebilmek için tüm kadınların özgül ihtiyaçlarını gözeterek uygun hizmetleri geliştirmeleri gerekir. Kadınların kamu hizmetlerinden faydalanmalarını sağlayabilmek ve bunun önündeki engelleri tespit ederek gidermek her belediyenin temel sorumluluğudur. Bunları gerçekleştirmenin nasıl mümkün olacağı üzerine düşünmek yerine yerel yönetimlerin çeşitli gerekçelerle hizmet sağlamadığını, sınırlı hizmet sağladığını ya da sunduğu hizmetin niteliğini sınırlandırdığını görüyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadele edebilmek ancak siyasi irade göstermekle mümkün. Yerel yönetimlerin bu iradeye sahip olmaları halinde, kadınlar için eşit, özgür ve güvenli bir kent yaratmak “nasıl mümkün” sorusunu kendilerine sorup kadın örgütleri ile birlikte yanıtını bulacakları ve bu doğrultuda demokratik bir yönetim anlayışıyla kadınların dahil olduğu süreçleri işleterek tüm imkanlarını kullanacaklarını biliyoruz. Tasarruf tedbirleri, çeşitli kanun ve yönetmeliklerin kadınlara sunulan hizmetleri sınırlamaya gerekçe olarak sunulması kabul edilemez. Yerel yönetimlerin herhangi bir gerekçeyle bu hizmetleri vermekten imtina etmesi, cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet ile mücadele sorumluluğunu üstlenmediğinin açık ifadesidir.

Türkiye’de körüklenen cinsiyet eşitliği karşıtlığının yanı sıra, LGBTİ+’lara ve mültecilere karşı yürütülen sistematik nefret kampanyalarının, belediyelerin herkese hizmet sunma ilkesine riayet etmemeleriyle de sonuçlandığını görüyoruz. Hizmet sunmayı sürdüren belediyeler ise bunu duyurmaktan imtina ederek neredeyse gizli-saklı hizmet sunuyorlar. Türkiye’nin içinden geçtiği anti-demokratik, baskıcı ve muhafazakar politik ortamın, yerel yönetimleri “temkinli” davranmak adına geri uygulamaları sahiplenmeye götürmesini kabul edilemez buluyoruz. Yerel yönetimlerin eşitlik politikalarını hayata geçirmeye “cüret” edebildiği, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi bütüncül ele alarak esas politikası haline getirdiği ve tüm bunları kadınların katılımıyla, kadın örgütleri ile işbirliği içinde yapabildiği bir düzen mümkün. Bunu yerel yönetimlere hatırlatmayı ve çalışmalarını takip etmeyi ise görevimiz biliyoruz.

Bizler, 27. Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı’nda bir araya gelen kadınlar, kadın ve LGBTİ örgütlenmeleri olarak yaşam alanlarımızı tehdit eden erkek şiddeti ile mücadele edilebilmesi için aşağıdaki taleplerimizi bir kez daha tekrarlıyoruz:

  1. Hukuksuz bir şekilde alınan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı iptal edilmeli ve İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden imzacı olunmalı.
  2. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere ilgili devlet kurumları ve yerel yönetimler her alanda toplumsal cinsiyet eşitliğini tesis etmeye yönelik politikalar geliştirerek uygulamalı.
  3. Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetle mücadele hizmetleri Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan Tasarruf Tedbirleri Genelgesi kapsamı dışında tutulmalı ve buna dair her türlü müdahaleye karşı çıkılmalı.
  4. Belediyeler kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair siyasi irade göstermeli. Belediyenin kaynakları şiddetle mücadeleyi esas olarak kullanılmalı, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme yapmalı ve kadınların özgün ihtiyaçlarını öncelemeli.
  5. Yerel Yönetimlerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Politikaları ve kadına yönelik şiddet alanında kurumsal yapılanma sağlanmalı. Kadına yönelik şiddetle mücadeleden sorumlu tüm kurumların şiddete dair yaklaşımını, yürütülecek destek çalışmalarının ilkelerini belirleyen tutum ve politika belgeleri geliştirilmeli ve kurumlar bu ilkelerin uygulamasını izlemeli. Belediyeler oluşturulan her türlü metin ve mekanizmalarına dair süreçlerine bağımsız kadın örgütlerini dahil etmeli.
  6. Kadına yönelik şiddetle mücadelede kamu kurumları ve yerel yönetimler, kadın ve LGBTİ+ örgütleri ile koordinasyon içinde çalışmalı.
  7. Sadece şiddete maruz kalan kadınlara hizmet vermek üzere uzmanlaşmış destek sağlayan, 7/24 ulaşılabilir bir telefon hattı oluşturulmalı.
  8. Her kadının özgün ihtiyaçları gözetilerek düzenli destekten yararlanabilecekleri, feminist bakış açısıyla yürütülen, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda özellikli sosyal hizmet sunan kadın danışma/dayanışma merkezleri yaygınlaştırılmalı. Bu merkezlerin kadınların ve LGBTİ+’ların kolayca erişebileceği güvenli lokasyonlarda bulunmalı.
  9. Sığınaklar şiddetten uzak bir yaşam kurmak isteyen kadınların güçlendiği alanlar olmalı ve her kadının ihtiyacı özel olarak değerlendirilmeli.
  10. Sığınaktan ayrılan, çalışan ya da çalışmayan her kadın için sosyal yardımlar belli süreliğine sağlanmalı. Bu desteklerin miktarı ya da biçimi her kadının ihtiyacına özgü değerlendirilmeli ve belirlenen kriterler kadın odaklı bir bakış açısıyla düzenlenmeli.
  11. 12 yaş üstü oğlan çocuklarının sığınaklara kabulünü engelleyen yönetmelikteki ilgili madde tüm çocukların cinsiyetleri fark etmeksizin sığınaklara kabulünü mümkün kılacak şekilde değiştirilmeli. Sığınakta yaşaması mümkün olmayan kadın ve çocuklar için yönetmelikteki ev desteği de fiili olarak sağlanmalı.
  12. Trans, mülteci, kimliksiz kadınlar ile 60 yaş ve üzeri kadınların sığınak kabullerindeki engeller ve belirsizlikler ortadan kaldırılmalı.
  13. Sığınaklar ve dayanışma merkezleri için tamamı kadınlardan oluşan uzman personel istihdam edilmeli. Bu kişilerin sundukları desteğin niteliği düzenli olarak izlenmeli. Ayrıca şiddete maruz kalan kadınlara destek veren personeller eğitim ve süpervizyon ile desteklenmeli.
  14. Şiddet yaşayan kadınların destek almak üzere başvurdukları kurumlarda karşılaştıkları ilk kişiler (kolluk, belediyelerin destek masaları, kamu görevlileri, meslek edindirme kursları gibi) gerekli yaklaşım, bilgi ve donanıma sahip olmalı, bütünlüklü bakabilmeli ve kadınları ilgili desteği alabileceği yerlere yönlendirebilmeli. Kadınlar kadına yönelik

3. Yerelyönetimlerdekayyumuygulamasınasonverilmelivekayyumumümkünkılan KHK düzenlemesi iptal edilerek bu anti-demokratik uygulamaya son verilmeli.

şiddet konusunda uzman bir sosyal çalışmacıyla görüşebilmeli ve süreç sosyal

çalışmacının takibinde yürütülmeli.

  1. ŞÖNİM tanımına ve adına uygun olarak şiddeti önlemek ve izlemek üzere her yerde

aynı standartlarda koordinasyon sağlamalı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, kendi birimleri ile ilgili çalışanları İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı dahil olmak üzere kadınların şiddetten uzak bir hayat kurması için başvurduğu kamu kurumlarıyla hızlı ve etkili bir şekilde koordine olmalı.

  1. Nüfusu 100.000’i geçen belediyelerin sığınak açma yükümlülüğü yerine getirmeli, buna benzer şekilde her belediyenin kadın danışma merkezi olmalı. Belediyeler sığınak ve danışma merkezlerinde nitelikli ve bütünlüklü bir çalışma yapmalı ve şiddete maruz kalan kadınların erişebileceği mekanizmaların bilgisinin yaygınlaştırılması için görünürlük çalışmaları yapmalı.
  2. Tedbir ve koruma kararları kadınların ihtiyaçları gözetilerek verilmeli. Gizlilik kararı olduğu için devlet hastanesinden randevu alma, e-devlet, e-nabız, MHRS gibi sistemlerde kendi bilgilerine erişme, vekalet çıkarma, bankalarda hesap açma, kimlik çıkarma ve türlü konularda sistemsel zorluklar yaşayan kadınların, tüm bu araçları kolayca kullanması sağlanmalı. Yaşanan sorunlar ŞÖNİM tarafından izlenerek giderilmesi için ivedilikle çalışma yürütülmeli.
  3. Kadınların sıklıkla çocukları için sağlanan sosyo-ekonomik destekler (SED) sığınakta kalan kadınlar için de işletilmeli. SED benzeri düzenli bir ekonomik destek alamayan, evli olmayan ya da çocuksuz kadınların ihtiyaçları gözetilerek düzenli ekonomik destekten yararlanabilecekleri sosyal hizmet modelleri oluşturulmalı. ŞÖNİM, belediyelerin kadın danışma merkezleri ve kadın örgütleri kadınların bu desteğe erişimini mümkün kılmak için koordineli çalışmalı.
  4. Yoksulluk ve barınma ihtiyacı olan kadınlara yönelik sosyal ve ekonomik destekler arttırılmalı, sosyal konut, sığınak sonrası geçiş evleri gibi şiddetten uzak yaşam kurmayı kolaylaştırmak üzerine ve kadın yoksulluğunu önleyici politika ve hizmetler hayata geçirilmeli.

21.Kadınlara ve LGBTİ+’lara destek veren tüm kurum ve mekanizmalarda (sığınak, dayanışma merkezleri, 7/24 telefon hatları, sosyal hizmet merkezleri, barolar, kolluk vb. birimlerde) çok dilli destek verilmeli. Verilen tercümanlık desteğinin anadili olan kişilerce verilmesi sağlanmalı.

  1. Belediyelerde eşitlik birimleri oluşturulmalı ve eşitlik birimleri öncelikle başkanlığa bağlı ya da Strateji Müdürlükleri kapsamında birimler haline getirilmeli ve tüm yerel yönetim hizmetlerinin eşitlik perspektifi ile gerçekleştirilmesi garanti altına alınmalı.
  2. Belediye hizmetlerine dair cinsiyete dayalı ve ayrıştırılmış veri tutulmalı. Şiddetle mücadelede çalışmaların etkisinin görülebilmesi ve kadınların ihtiyaçlarına uygun bir şekilde değerlendirilebilmesi için gerekli izleme ve değerlendirme sistemleri kurulmalı. Bu doğrultuda kadına yönelik şiddet alanında nitelikli veri tutulmalı ve kamuoyuyla düzenli olarak paylaşılmalı.
  3. Tüm belediyeler olarak kadına yönelik şiddetle mücadeleye ve bu alandaki çalışma ve hizmetlere dair bilgiyi paylaşmak ve koordinasyon sağlamak için düzenli olarak toplanmalı. Türkiye Belediyeler Birliği, büyükşehir/il belediyeleri bu koordinasyon görevini üstlenmeli.
  4. Belediyelerde kadına yönelik şiddetle mücadele komisyonu kurulmalı.
  5. Belediyeler ve kamu kurumları afet ve pandemi gibi kriz koşullarını göz önünde

bulundurarak kadınlar ve çocukların ihtiyaçlarına yönelik hizmetler planlanmalı.

  1. Ücretsiz ve erişilebilir kreşler yaygınlaştırılmalı. Özellikle 0-3 yaş arasındaki çocuklar için kreşler, okul sonrası etüt ve eğitim merkezlerinin sayısı artırılmalı. Yerel yönetimler

ve sosyal hizmet merkezleri kadınların bu desteklere ulaşabilmesini kolaylaştırmalı.

  1. Şiddete maruz kalan kadınların çocukları için, yaşadıkları şiddet görmezden gelinerek, şiddet uygulayan tarafından kişisel ilişki kararları kötüye kullanılmasına rağmen verilen

“babalarıyla kişisel ilişki tahsisi” kararları kadınların ve çocukların can güvenliğini riske atmakta, şiddetten uzak bir yaşam kurmanın önünde engel oluşturmaktadır. Kişisel ilişki tahsisine dair kararlar soyut ve ezbere gerekçelerle değil, kadınların risk durumları, çocuğun üstün yararı ilkesi, ikincil travma durumları göz önünde bulundurularak, 6284 sayılı Kanun ve Çocuk Koruma Kanunu, Çocuk Hakları Sözleşmesi, Lanzarote Sözleşmesi ve İstanbul Sözleşmesi ve CEDAW’ın ilgili maddeleri dikkate alınarak verilmesi gereklidir.

29. Adli yardım başvurusundaki bürokratik zorluklar ortadan kaldırılmalı. Şiddete maruz kalmış ve adli yardıma başvuran kadınlar için yoksulluk şartı aranmadan ve belge istenmeden, en hızlı şekilde ücretsiz olarak avukat atanması yapılmalı. Adli yardım bütçeleri bakanlık tarafından arttırılmalı.

31.Şiddet davalarında arabuluculuk sistemi olamayacağı ve boşanma davalarında arabuluculuğun yasak olduğu bilgisi yaygınlaştırılmalı.

32. Anlaşmalı boşanmalarda kadınların tüm haklarından karşılıksız olarak feragat ettiği durumlarda varsa kadına yönelik şiddet durumunun göz önüne alınması ve kadının baskı altında olup olmadığının hakim tarafından re’sen incelenmesi ile karara gidilmeli.

33.Tedbir nafakası kararları düşük tutarlarda ve gecikmeli bir şekilde verilmemeli. Nafakanın tahsil edilmesi ile ilgili etkili çözümler üretilmeli.

34. Mülteci, göçmen, kimliksiz kadınların belediye ve kamu kurumlarından yaşadıkları şiddetle ilgili destek almalarının önüne yönetmeliklerle belirlenen engeller konulmamalı. Kadınlar ve LGBTİ+’lar yasal statülerine, psikolojik ya da psikiyatrik durumlarına, HIV gibi ayrımcılığa sebep olan sağlık durumlarına göre sınıflandırılarak desteklere erişimleri engellenmemeli.

35.Hastanelerde ve özellikle acil servislerde 7/24 çalışan sosyal hizmet uzmanları bulunmalı. Şiddet şüphesi söz konusu olduğunda, sosyal hizmet uzmanları konsültasyona bağlı olmaksızın kadınlarla ve LGBTİ+’larla doğrudan görüşebilmeli.

36. Cinsel şiddete maruz kaldıktan sonra ihtiyaç duyulan sağlık desteklerinde cinsel yolla aktarılan enfeksiyonlara ve olası gebelikle ilgili muayene ve bilgilendirme yapılmalı. Gebeliği önleme ve sonlandırma ile ilgili araçlar ve seçenekler sunulmalı. Cinsel şiddet sonrası ruhsal destekler yalnızca psikoterapi ile sınırlı kalmamalı. Cinsel şiddet sonrası ruhsal destekler, şiddetin dinamiklerine hakim ve feminist perspektifle çalışan kadınlar tarafından sağlanmalı.

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı Bileşenleri*

  1. Adana Kadın Dayanışma Merkezi ve Sığınma Evi Derneği (AKDAM)
  2. Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği
  3. Aydın Söke Kadın Sığınma Danışma ve Dayanışma Derneği
  4. Bodrum Kadın Dayanışma Derneği (BKD)
  5. Çanakkale Kadın El Emeğini Değerlendirme Derneği ve Kadın Danışma Merkezi (ELDER)
  6. Deniz Yıldızı Kadın Dayanışma Derneği
  7. Edirne Kadın Merkezi Danışma Derneği (EKAMEDER)
  8. Engelli Kadın Derneği (ENG-KAD)
  9. Fethiye Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği
  10. Günebakan Kadın Derneği
  11. İzmir Çiğli Evka 2 Kadın Kültür Evi Derneği / ÇEKEV
  12. İzmir Kadın Dayanışma Derneği
  13. Kadın Dayanışma Vakfı
  14. Kadın Zamanı Derneği

30. Kadına yönelik şiddet durumlarında kadınlara destek veren, adli yardımdan dava alan avukatlara özel meslek içi eğitim verilmeli, süpervizyon almaları sağlanmalı.

15. Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV)
16. Katre Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği
17. Koza Kadın Derneği
18. Lotus Kadın Dayanışma ve Yaşam Derneği
19. Mersin Bağımsız Kadın Derneği (BKD)
20. Mimoza Kadın Derneği
21. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
22. Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği
23. Muğla Emek Benim Kadın Derneği
24. Rosa Kadın Derneği
25. Star Kadın Derneği
26. Uluslararası Göçmen Kadınlar Dayanışma Derneği (UGKDD) 27. Urla Kadın Dayanışma Derneği (URKAD)
28. Yaşam Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi (YAKA-KOOP) 29. Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği

* Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı bileşeni olan Adıyaman Kadın Yaşam Derneği, Ceren Kadın Derneği, Gökkuşağı Kadın Derneği, Muş Kadın Çatısı Derneği, Muş Kadın Derneği, Selis Kadın Derneği ve Van Kadın Derneği’nin faaliyetine 22 Kasım 2016 tarihli Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK/677) son verildiğinden listede yer alamamaktadır.

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —