Tarih: 17.04.2025 11:58

Keyhıdır, “Tarımsal afet fonu kurulmalı”

Facebook Twitter Linked-in

Uzun bir aradan sonra Saadet Partisi Adana İl Başkanlığında birlikteyiz. Teşriflerinizden dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.

Gazeteciler Haftası vesilesiyle, halkın haber alma hakkını savunan, ilkelerinden ödün vermeden çalışan tüm gazetecilere teşekkür ediyor ve emeklerinin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz.

Toplumun bütün kesimlerinin az veya çok sempatisini kazanmış nadir siyasetçilerden olan Sırrı Süreyya Önder Bey’in sağlığına kavuşarak aramıza katılması için dua ediyoruz. Ayrıca Karataş ilçemizde 12 Nisan’da kaybolan evladımız Cumali Timi’nin bulunması için de dua ediyoruz.

BU HAFTA ŞEHİTLER HAFTASI.

Şehitlik; milletin istiklali, ümmetin izzeti ve insanlığın haysiyeti için seve seve canını feda edebilmektir. Unutmayalım ki bu aziz milletin Çanakkale’de, Kudüs’te, Doğu Türkistan’da, Trablus’ta, Yemen’de, hatta Viyana surlarında yatan binlerce şehidi vardır.

Rabbim bizlere onların mirasına sahip çıkacak sadakat, vefa ve cesareti nasip eylesin.

Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun.

22 Şubat 2025 tarihinde yapılan 7. Olağan İl Kongresi’nde yeni bir yönetim ile görevi devraldık. Bizden önce görev yapan değerli İl Başkanımız Hasan Şaybak Bey’e ve yönetim kurulu üyelerine teşekkür ediyoruz.

Değerli Basın mensupları; 

Malumunuz olduğu üzere geçtiğimiz günlerde bir “ZİRAİ DON” olayı yaşadık. Ülkemizin doğusundan batısına birçok ürünü bu zirai don ile kaybettik. Bu sıkıntıları çeken üreticilerimize acil yardım çağrısı yapıyoruz. Elinde yetki bulunduranların bu feryatları duyması gerektiğini söylüyoruz.  Çiftçilerimizi anlıyor, geçmiş olsun diyor Saadet Partisi olarak  çiftçiler adına yapılması gerekenleri, onlar adına seslendiriyoruz.

TALEPLERİMİZ:

• Üreticilere faizsiz kredi uygulaması hayata geçmeli.

• Çiftçi ve üreticinin borçları faizsiz bir şekilde ertelenmeli.

• Özellikle nakdi yardım paketi devreye girmeli.

• Böyle durumlar için tarımsal afet fonu kurulmalı.

Değerli Basın Mensupları;

2006’da çıkarılan kanunla tarımsal destek ödemeleri, Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’nın %1’i olacaktı. Ama 2006’dan beri en yüksek %0,60, en düşük ise %0,22 olarak kaldı.

2025 bütçesinde çiftçiye ayrılan 135 milyar lira. Eğer yasa uygulansaydı bu miktar 635 milyar olacaktı.

Peki, bu aradaki 500 milyar fark nerede? 

Neden çiftçimizin hakkı ödenmiyor? 

Bu soruların cevabı verilmeli.

Tarıma ve çiftçiye verilecek önem ve değerin ülkemize verilen kıymetle eşdeğer olacağını bir kez daha hatırlatıyoruz. Bir Dış politika meselesi olmaktan öte bir insanlık dramı, bir vicdan meselemiz olan 

Gazze ve Filistin meselesini, İsrail sorununu her zaman gündemde tutmak zorundayız. Bu itibarla şunları söylememiz gerekiyor: Gazze’de katil İsrail’in durmaya niyeti yok, dünya devletlerinin de İsrail’i durdurmaya niyeti yok. İsrail, ABD’nin güç ortağı, ABD de İsrail’in suç ortağı olmaya devam ediyor. Son günlerde bazı çevreler Gazze için “HİCRET” kelimesini kullanıyor. Katil Netanyahu ise “iki ülke ile görüşme hâlindeyiz” diyor.

Kim bu iki ülke?

Katil İsrail hangi iki ülke ile pazarlık hâlinde?

Allah korusun, insanın aklına kötü sorular geliyor. Ne olacak Gazze’ye?

Trump’ın planlarına göre tatil köyü mü olacak? 

Onlarca yıldır şehit kanlarıyla sulanmış topraklarda birileri keyif mi yapacak?

O şehitlerin torunları başka yerde mi yaşayacak?

Dini hassasiyetler üzerinden “RIZA” üretmeye çalışıyorlar.

Onlar muhacir olsun, biz de Ensar olalım, gün gelir geri dönerler…

Hayır!

Bu hicret değil, tehcirdir. Yani bir halkın zorla yerinden sökülmesi, yurtlarından sürgün edilmesidir. Bu plana uymak hiç kimseyi Ensar yapmaz, ancak zalim yapar.

Ensar olmak isteyen, Gazze’nin yanında, Siyonizm’in karşısında dursun.

GERİ DÖNERLER” diyenler ise tarih bilgisine sahip değildir.

Çünkü;

• Üzerinden 150 yıl geçmesine rağmen hâlâ Karadeniz’den çıkan balıkları yemeyen Çerkes kardeşlerimiz yurtlarına dönebildi mi?

• Katliama ve sürgüne maruz kalan Ahıska Türkleri geri dönebildi mi?

• Balkanlar’dan sürgün edilen kardeşlerimiz geri dönebildi mi?

• Amerika’ya köle olarak götürülen Afrikalılar geri dönebildi mi?

• Endülüs yıkılırken katliama uğrayıp sürgün edilen mazlumlar geri dönebildi mi?

• 1948’den bu yana önce soykırıma uğrayan, sonra sürgün edilen Filistinli mazlumlar geri dönebildi mi?

Hepsinin cevabı: Hayır!

Ama birileri bizi, Peygamber Efendimizin hicreti üzerinden istismar ederek “RIZA” üretmeye çalışıyorlar. Oysa Efendimiz, İslam’ın neşet etmesi için hicret etti; müşrikler Mekke’nin ebedî sahibi olsunlar diye değil!

Değerli Basın Mensupları;

İsrail’in hedefi sadece Gazze’yi boşaltmak değil, Türkiye’yi de içine alan bir bölgede Büyük İsrail’i kurmaktır. Gazze’de askeri seçenekten başka bir yol yoktur. Biz bunları söyleyince, “İyi de nasıl olacak bu iş?” diyorlar. Bazen de “hariçten gazel okumayın” diyorlar.

Hatırlatalım:

1997 yılında Erbakan Hocamız iktidarda ve Başbakan iken, Bakanlar Kurulu kararıyla Filistin’in El-Halil bölgesine asker gönderilmesi için tezkere çıkardı.

Bakın Ne kadar Kolay

Saadet Partili olunca Kolay!

Millî Görüşçü olunca Kolay! 

Erbakan yolunda gidince Kolay!

Bu tezkere, El-Halil’de 29 Filistinli şehit edildiği için çıkarılmıştı. Bugün Gazze’de resmî rakamlara göre 50.000’den fazla şehit var.

Daha ne kadar şehit olmasını bekleyeceğiz?

Değerli Basın Mensupları;

Dış politikada ve uluslararası ilişkilerde durumumuz ortada. Örnek verecek olursak

25 Mart tarihinde, “BİR TERÖR SUÇLUSU” olarak gözaltına alınan Rümeysa Öztürk kardeşimizin mahkemesi yapıldı. ABD, Rümeysa’nın gözaltına alınması için hiçbir kanıt bulamadı.

Tek gerekçe: İsrail karşıtı eylemler.

Bunu da Washington Post yazdı. Hükûmetin ABD yönetimi ve Trump ile sempatik ilişkilerini tüm dünya canlı yayında izledi. “Dostum Erdoğan” ve “Dostum Trump” komplimanları, iktidar yanlılarını hoşnut etse de bizde ciddi kaygı uyandırıyor.

Gelin bu dostluğu test edelim

Sayın Erdoğan, dostluk hatırını kullanarak Trump’dan bir ricada bulunsa, Rümeysa kardeşimize yönelik haksızlığın bitirilmesini istese. Bu hatır, bir terörist ile ilgili değil, Filistin ve insan hakları aktivisti Rümeysa Öztürk kardeşimizle ilgili.

Sayın Erdoğan’ın Rümeysa için söylenmiş bir tek cümlesi yok.

Hiç olmazsa Trump dostu olarak bir cümle kursa da Rahip Brunson’a yaptığı gibi özgürlüğüne kavuştursa.

Yoksa bu dostluk, sadece karşılıksız bir hayranlık mı?

Biz bekliyoruz, 

Rümeysa da bekliyor ve tarih bu sorunun cevabını yazmak için bekliyor.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —