Değerlendirmelerinde Gazze'deki vahşete oldukça geniş bir yer veren Kısacık, Gazze’de yaşanan vahşet ve dramın bir insanlık suçu olduğunu ve soykırım boyutuna ulaştığını vurguladı.
7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de en az 55 bin kişinin hayatını kaybettiğini, 125 bin kişinin yaralandığını belirten Kısacık, “Bu rakamlar bir savaşın değil, tam anlamıyla bir soykırımın göstergesidir”, dedi.
İsrail Gazze’de Yaşamı Tamamen Yok Etmek İstiyor
İsrail'in sadece sivilleri hedef almakla kalmadığını, aynı zamanda bölgedeki hayat damarlarını da keserek açlık ve susuzluk yoluyla bir toplu imha süreci yürüttüğünü ifade eden Kısacık, "Gazze’de şu anda iki milyonun üzerinde insan sistematik olarak açlığa mahkûm edilmiş durumda. Su, ilaç ve gıda girişleri engelleniyor. İsrail bu eylemleriyle Gazze’de yaşamı tamamen yok etmek istiyor”, ifadelerini kullanarak İsrail’in sistematik bir şekilde uyguladığı soykırımın, insanlık tarihinde yüzlerce yıl unutulmayacak derin acılar bırakacak ender rastlanan bir vahşet olduğunu belirtti.
Müslüman Devletlerin Sessizliği ve Soykırımı Kabullenişi İnsanı Kahrediyor.
Avrupa ülkelerinin ve İslam Dünyası’nın Filistin meselesine karşı sergilediği tavırda büyük bir samimiyet krizi olduğunu belirten Kısacık şunları söyledi: “Avrupa ülkeleri tarihlerinde ilk defa İsrail’e karşı sert söylemlerde bulunuyor, yaptırımlar uygulayacaklarını söylüyor. Ancak bu tepkiler bana samimi ve inandırıcı gelmiyor. Bu tepkiler kendi vatandaşlarının vicdanlarına bir cevap veremedikleri için üretilmiş söylemlerdir.” Konuşmasında İslam Dünyası’nın Gazze’de yaşanan soykırıma karşı büründüğü sessizliğe tepki gösteren Kısacık, “İslam ülkeleri ve kuruluş sebeplerinden birisi Filistin davası olan İslam İşbirliği Teşkilatı, Gazze konusunda sessiz kalmayı tercih ediyor. Sözlü kınamalar var ama eyleme geçmek yok. Arap ülkeleri kendileri gibi Arap ve Müslüman olan Filistinlilerin yanında durmuyor. Ben Filistin Davasının unutulduğunu görüyorum. Bu sessizlik ve unutuş Müslüman devletlere yakışmıyor. Şu anda Gazze’deki soykırımı bir kabulleniş var ve bu kabulleniş insanı kahrediyor”, sözleriyle Filistinlilerin, Müslüman devletleri tarafından yalnız bırakılarak kaderlerine terk edilmiş olmalarını eleştirdi.
İktidarın Eylemleri Kandırmacadan İbaret!
Türkiye'nin söylem düzeyinde Filistin’in yanında görünse de, icraat anlamında yeterli adımlar atmadığını vurgulayan Kısacık, “Türkiye Gazze’de yaşanan soykırım konusunda en sert söylemlerde bulunan ülkelerden birisi. İktidar, kınamalarla ve mitinglerle her konuda Filistinlilerin yanında olduğunu deklare ediyor. Ancak bu söylemler ve kınamalar kandırmacadan ibaret. İktidar İsrail ile ticaretin bitirildiğini söylüyor ama İsrail Ticaret Bakanlığının verilerini incelediğinizde ticaretin devam ettiğini görüyorsunuz. Son olarak İsrail ordusuna çelik taşıdığı iddia edilen Vela isimli gemi Mersin Limanına geldiğinde Birleşmiş Milletler Filistin Özel Raportörü sosyal medya üzerinden, ‘Türkiye’ye açık çağrıda bulunuyorum. Bu geminin ilerlemesine izin vermeyin’, dedi. Eğer Türkiye, Gazze konusunda ciddi ve samimi adımlar atacaksa İsrail ile ticaret tamamen kesilsin veya en azından ticari ambargo uygulansın. Bol bol kınıyoruz, yürüyüş yapıyoruz. Ama bizim yerimiz Filistin sınırı olmalı. Bir şey yapılacaksa Filistin’de yapmalıyız. Millet olarak Gazze’de yaşanan vahşetin sadece kınanmasından utanç duyuyoruz. Kınamaktan bile utanıyor, elimizden hiçbir şey gelmemesinden vicdan azabı duyuyoruz”, diyerek iktidarın Gazze konusunda söylem ve eylem üzerinden iki yüzlü bir tutum sergilediğinin altını çizdi.
Madleen Gemisi İnsanlığın Onurunu Taşıyordu.
İsrail’in son olarak yardım malzemeleri taşıyan Madleen Gemisine yönelik saldırısını da değerlendiren Kısacık, "Madleen Gemisi sadece su, ilaç ve gıda taşımıyordu; aynı zamanda insanlığın onurunu taşıyordu. Dünya’nın gözü önünde bombalarla ve açlıkla yok edilmeye çalışılan Filistinlilerin derdine az da olsa merhem olacak ve bir nebze de olsa içimiz rahatlayacaktı. Ama İsrail, silahsız bir avuç yardım gönüllüsünden korktu ve uluslararası hukuku çiğneyerek yardımı engelledi. İktidar sadece bir sayfalık metinle olayı kınadığını açıkladı. Uluslararası hukuk bir taraftan İsrail’e daha ileriye gitmemesi yönünde uyarıda bulunuyor ama diğer taraftan da İsrail bildiğini okumaya devam ediyor. Olan Filistin Halkına oluyor. Milyonlarca Filistinli, özellikle kadınlar ve çocuklar; ekmek, su ve ilaç yokluğundan ölme noktasına gelmiş. Arkasında güvendiği birileri olmasa İsrail bu kadar ileri gidebilir mi? Uluslararası hukukun daha nesini konuşalım”, sözleriyle Filistin’de gelinen noktanın uluslararası hukuk ve insanlık adına ne denli korkunç bir boyutta olduğuna dikkat çekti.