Ülke genelinde olduğu gibi Adana’da Türk-İş’e bağlı sendikaların örgütlü oldukları kamu iş yerlerinde Şube Başkanları, iş yeri temsilcileri, üye işçilere gelinen son durum hakkında hazırlanan ortak metni okudu.
Eylemlerle ilgili kısa bir değerlendirmede bulunan Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, eylemlerin kararlılıkla devam edeceğini belirterek “Bu zamana kadar çalışma başarışının sürmesi, çalışma şartlarının iyileştirilmesi, ücretlerin yaşanabilir ve insan onuruna yaraşır olması için verdiğimiz mücadelede hep iyi niyet gösteren taraf olduk. Sundukları zam teklifiyle emeğimizi yok sayıyorlar. Bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz” dedi. Edip Gülnar, Türk-İş Konfederasyonu tarafından belirlenen eylem takviminin kararlılıkla, büyük bir katılımla sürdüreceklerini de sözlerine ekledi.
Türkiye’nin 81 ilinde kamu iş yerlerinde başlatılan eylemin ilk gününde okunan ortak basın açıklamasında ise şu görüşlere yer verildi: “ Bugün burada kamuda çalışan işçiler olarak, 2025-2026 yılını kapsayan Toplu İş Sözleşme sürecimizde, hükümet tarafından sunulan kabul edilemez teklifine karşı, tepkimizi hep birlikte dile getirmek için toplanmış bulunuyoruz.
Burada, iş yerlerimizin önünden hükümete açık ve net çağrımızdır:
Kamu Toplu iş Sözleşme sürecinde biz işçiler, sosyal diyaloğa dayalı, şeffaf ve çözüm odaklı bir yaklaşım görmek istedik. Ama ne yazık ki siz, işçinin sabrını sınadınız.
Üç ay boyunca masaya hiçbir teklif getirmediniz.
Uyardık: "Geçim şartları her geçen gün zorlaşıyor" dedik, görmezden geldiniz. Sabırla çözüm bekledik.
En sonunda ise zar zor, lütufmuş gibi bir teklif sundunuz. Bu teklifiniz, bırakın kabul etmeyi, emeğimizi yok saymaktır!
BU MAAŞLA AYI DEĞİL, HAFTAYI ÇIKARTAMIYORUZ
Bu nedenle, verdiğiniz rakamları burada, dile bile getirmeyeceğiz... Ne siz o teklifi vermiş olun, ne de biz duymuş olalım!
Maaşlarımızla bir ayı değil, bir haftayı bile çıkaramıyoruz. Kiralar uçmuş, faturalar gelirken ellerimiz titriyor. Uykularımız kaçıyor. Çocuklarımızın beslenmesini, kitap defter masrafını karşılayamıyoruz. Geçim sıkıntısı bugün kamu işçisinin en yakıcı sorunu haline gelmiştir.
Zordayız Geçinemiyoruz!
Hazine ve Maliye Bakanı kulaklarını tıkamış, halktan, emekçiden kopmuş, bildiğini okuyor. Geçinemiyoruz dedik zordayız dedik defalarca anlattık uyardık yine uyarıyoruz:
Biz bu ülkenin üretim gücüyüz, binlerce çalışan kamu işçisiyiz, görmezden geldiğiniz alın teriyle çalışan işçiler kamu hizmetlerinin temel taşlarıdır. Gece gündüz demeden her koşulda çalışan biz emekçiler sayesinde kamu düzeni aksatılmadan sürmektedir.
SESSİZ KALMAYACAĞIZ
Şu gerçek çok iyi bilinmelidir bu mesele yalnızca kamu işçisinin meselesi değil herkesin meselesidir.
Kamuoyunun da bu adaletsizliğe ve aksayacak olan kamu hizmetlerine sessiz kalmayacağı bilinmelidir.
Emekçiyi oyalamak belirsizlik içinde bekletmek sosyal barışa zarar verecektir.
Biz işçilerin beklemeye oyalanmaya belirsizliğe tahammülü kalmamıştır.
EMEKÇİ ÜSTÜNE DÜŞEN GÖREVİNİ YAPMIŞTIR.
Bizi yönetenlerde sosyal devletin gerektirdiği görevini yerine getirmelidir. Hükümet en kısa zamanda süreci daha fazla uzatmadan, işçinin emekçinin hakkını vermeli adil ve kabul edilebilir bir çözümle sonlandırmalıdır.
Bu böyle gitmez!
Siz duymazdan gelirseniz, biz duyurmayı biliriz! Masa susarsa, meydanlar konuşur! Bu işin sonu greve kadar gider! Artık yeter! Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz.
Bu Onurlu bir yaşam, adil bir ücret, güvenceli bir gelecek istiyoruz. Bugün buradayız, iş yerlerimizin önünde bildirilerimizi okuyoruz. Yarın alanlarda olacağız! Geçinemiyoruz, susmuyoruz, geri adım atmıyoruz! Emekten gelen gücümüzü kullanır, gereğini yaparız!”