10481,34%-0,03
41,96% 0,03
48,83% -0,12
5735,43% -2,38
9858,16% 0,00
Artan fiyatlar, yeni ürünlere ulaşma isteği, popülerlik ve statü gösterisi gibi gerekçelerle son dönemde 'eşya kiralama' pazarında hızlı büyüme kaydediliyor. Kiralama ekonomisinde yaygın olarak araç veya gayrimenkul kiralama bilinirken son dönemde bununla da sınırlı kalmadı. Artık cep telefonundan kahve makinesine, bebek arabasından elbiseye kadar geniş bir çerçeveye yayıldı.
Türkiye Gazetesi'nin haberine göre; pazarın toplam büyüklüğü 6 milyar TL'yi aştı. Kimileri pahalı telefonları kullanma isteğiyle bu yönteme yönelirken bazıları da birkaç yıl kullanacağı bebek arabası ya da beşiği ihtiyaç nedeniyle kiralamayı tercih ediyor. Sistem aslında dünyada uzun süredir uygulanıyor ancak Türkiye'de son 5 yılda hızla büyüdü. Kiralama sisteminin 5 kat artmasının ardında sadece maddi sebepler değil, toplumsal değerlerdeki değişimin de yattığı belirtiliyor.
"Z KUŞAĞIYLA BİRLİKTE BU ANLAYIŞ KIRILIYOR"
Sosyolog Prof. Dr. Ebru Alkan, yaptığı değerlendirmede; "Türkiye’de uzun yıllar boyunca mülkiyet, toplumsal statüyle özdeşleşmiş bir kavramdı. Ev, araba, beyaz eşya sahibi olmak ‘başarının göstergesi’ sayılırdı. Fakat son beş yılda, özellikle Z kuşağıyla birlikte bu anlayış kırılıyor. Gençlerin ‘Sahip olmadan da mutlu olabilirim’ düşüncesi, tüketim alışkanlıklarını değiştiriyor. Ayrıca sosyal medyanın da bu dönüşümde büyük etkisi var. Instagram ve TikTok gibi platformlarda sürekli değişen trendler, insanlarda ‘deneyim açlığı’ oluşturdu. Bir gün kahve makinesiyle latte yapmak, ertesi gün son model bir drone denemek, modern birey için bir tür sosyal kimlik performansına dönüştü" ifadelerini kullandı.
"BİR AY KULLANIP YENİ MODEL ÇIKTIĞINDA YENİSİNİ DENEMEK İSTİYOR"
Kiralama yapan bir şirketin yetkilisi, sistemin işleyişini "Kullanıcı ister bir hafta ister bir ay boyunca istediği ürünü kiralayabiliyor. Mesela bir öğrenci bir ay boyunca laptop kiralayıp projesini bitiriyor, sonra iade ediyor. Ya da yeni evlenen çift, ilk aylar için çamaşır makinesi ve elektrikli süpürge kiralıyor. Ürünleri satın almak yerine kiralamak, hem ekonomik hem de çevresel açıdan kazanç sağlıyor. Tüketici sürekli değişen teknolojiye ayak uydurabiliyor. Artık kimse 20 bin liralık telefonu almak istemiyor; bir ay kullanıp yeni model çıktığında yenisini denemek istiyor. Bu döngüsel sistem, sürdürülebilir tüketimi destekliyor ve israfı azaltıyor" sözleriyle anlattı.
"HEPSİNİ ALMAK İMKÂNSIZ AMA KİRALAYARAK DENEMEK ÇOK KOLAY"
22 yaşındaki üniversite öğrencisi Melisa Aksoy, hem bütçesini zorlamamak hem de sosyal medyada aktif kalmak için bu modeli tercih ettiğini söylerken "Bir influencer olarak sürekli yeni şeyler denemem gerekiyor. En son bir haftalığına profesyonel kamera kiraladım, sonrasında drone denedim. Hepsini almak imkânsız ama kiralayarak denemek çok kolay. Ayrıca sıkılınca iade ediyorum, depolama derdim de yok. Bir gün lüks kulaklıkla video çekiyorum, ertesi gün yeni iPhone’la. Takipçiler bunu fark ediyor. Bir anlamda erişim ve görünürlük sağlıyor; bu da beni motive ediyor" dedi.
"İHTİYACIM OLDUĞUNDA KİRALIYORUM"
Kiralama yönteminin ev ekonomisini yönetenler için de cazip hale gelebildiği belirtiliyor. İki çocuk annesi Sevgi Korkmaz, bir yıldır düzenli olarak ev aletleri kiraladığını söyleyip "Eskiden her şeyi almak zorundaydık, şimdi öyle değil. Mesela sadece bayram temizliğinde kullandığım halı yıkama makinesini neden alayım? Yılda iki kere lazım oluyor. İhtiyacım olduğunda kiralıyorum. Hem evde yer kaplamıyor hem masraf az. Bir dönem kahve makinesi almak istedim ama emin olamadım. Kiraladım, birkaç hafta kullandım, sonra gerçekten hoşuma gidince satın aldım. Deneyip görmek güzel bir şey" ifadelerini kullandı.
"YÜKSEK FİYATLAR İNSANLARI BU YÖNE İTTİ"
Uzmanların; kiralama sisteminin sadece ekonomik değil, çevresel açıdan da önemli bir model olduğunu vurguladığı belirtildi. Söz konusu sistem sayesinde israfın azaldığı, kaynakların verimli kullanıldığı ve ürünlerin ömrünün uzadığının belirtildiği aktarıldı. Kimi uzmanların da kiralama eğiliminin arkasında artan fiyatlar ve alım gücü kaybı olduğunu savunduğu belirtildi. Bazısı ise bu durumu "zorunluluktan doğan yenilik" olarak yorumladı. Yapılan açıklamalarda "Kiralama davranışı hem ekonomik baskıların sonucu hem de modern tüketimin yeni biçimi. Türkiye’de özellikle son dönemde yüksek fiyatlar insanları bu yöne itti. Ancak bunun kalıcı bir kültürel dönüşüme evrilme potansiyeli çok yüksek. Bugün zorunluluk olan yarın hayat biçimi hâline gelebilir" görüşünün ortaya çıktığı kaydedildi.