Havalimanında kahve içerken uçağı kaçıranlardan biri koşarak görevliye kapıları açmasını söylediğinde, uçağın kalkmak üzere olduğunu ve kapıları açmanın mümkün olmadığı cevabını almış, tartışma çıkmış. Ama sonra uçağın düştüğünü öğrenen bu yolcu, görevliye gidip sarılmış ve mükemmel görev yaptığını söylemiş.
Zamanın geçmesi mi iyi, geçmemesi mi iyi? Uçağı kaçırmak mı iyi, kaçırmamak mı iyi? Ya da göreceli mi?
Yaşananlar ve bu sorular ister istemez insana zaman kavramını hatırlatıyor. Zaman, üzerinde uzun uzun düşünmeyi gerektiren bir kavram. Zaman üzerine ciltler dolusu kitaplar yazıldı. Felsefeciler zaman kavramını oldukça ayrıntılı sorguladı. Heidegger "Varlık ve Zaman"ı yazarak derin analizler yaptı.
Zaman nedir? Var mıdır, yok mudur? Çok tartışıldı ve tartışılma devam ediyor.
Ama şu hakikat; bazen zamanın geçmediğinden şikayet ederiz, bazen de çabuk geçse deriz.
Sabahattin Ali'nin şu dörtlüğü zaman kavramı üzerine ne kadar da özlü değil mi?
Dışarda mevsim baharmış
Gezip dolaşanlar varmış
Günler su gibi akarmış
Geçmiyor günler geçmiyor
Gezip dolaşanlar için "günler su gibi akarken" Sinop Zindanı'ndaki ozan için “günler geçmiyor.”
Aşık Mahzuni Şerif de "Dakika içinde yıl gizli gizli" diyerek önemli bir zaman çözümlemesi yapmıştı.
Bir ara ben de şiir niyetine şunları karalamıştım:
Zaman dediğin nedir ki?
Düşen bir yapraktır zaman.
Belki olgun meyva, belki
Sararan başaktır zaman.
Yeşil, taze ve de çıtır
Pencereden kokan ıtır
Bana neler hatırlatır
Geçtiğim sokaktır zaman
Bazen tatlı bazen acı,
Çaresiz derdin ilacı,
Arıyorsan ihtiyacı;
Tam bir sığınaktır zaman
Sormadıysan sualini,
Nerden bilsinler halini?
Düşünmezsen ahvalini;
Çorak bir topraktır zaman
Karşıda varsa Olimpos,
Boşa yorulur Sisifos,
Böyle söyler Heraklitos;
“Akan bir ırmaktır zaman.”
Tarihteki çağlar gibi,
Yolumuzu bağlar gibi,
Başı duman dağlar gibi;
Saçımdaki aktır zaman
İşte geldik gidiyoruz
Güne veda ediyoruz
Bu bir son değil diyoruz
Yolcuya duraktır zaman
Yapraklar sararıp solsa,
Ecel gelse, vade dolsa,
Sonunda ölüm de olsa;
Bir var olmaktır zaman (AB)
Yaş ilerledikçe, zaman bana elimi çabuk tutmam gerektiğini hatırlatıyor. Yapmam gerekenler, okumam gereken ciltlerce kitap ve yazmayı kafaya koyduklarım beni sıkıştırıyor. Biliyorum bütün bunları yapmaya zamanım yetmeyecek. Ama ne kadarını yetiştirebilirsem kârdır diye düşünüyorum. Kâr dediysem, parayla pulla ilgili kârdan bahsetmediğimi anlamışsınızdır. Bizimki dar zamanda ne üretebiliriz, topluma ne kadar yararlı olabilirizin telaşı. Demem o ki, zamanınızı kendiniz için, yakınlarınız için, ülkeniz için, insanlık ve toplum için iyiliklere ayırın. Geçip giden zamanı bir yerinden yakalayıp, bize ait parçasına kendi etiketimizi yapıştırırken, dünyanın sadece bize ait olmadığını, insanı, hayvanı ve bitkisiyle ötekine de ait olduğunu hatırlayalım, hatırlatalım.